Fıkhî Mezheplerin Önemi
Fıkhî Mezheplerin Önemi başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Günümüz İslâm toplumunda mezheplerin tamamına karşı çıkıp fıkıh ilmini reddederek yeniden hadîse yönelmeye davet eden bazı gruplar ortaya çıkmıştır. Bunlar, Mâlikî mezhebinin kurucusu İmâm-ı Mâlik (r.a.)’in de hadîs imâmlarının tartışmasız önderi ve mezhep imâmı olduğunu unutarak davet ettikleri yolun selef metodu olduğunu zannetmektedirler. Ayrıca bunlara göre Hanbelî mezhebinin kurucusu, cerh ve ta‘dil ilminin önderi Ahmed b. Hanbel (r.a.)’in de mezhep imâmı olduğunu unutmuş görünmektedirler.
Bu durumda mezheplere karşı çıkanların İmâm-ı Mâlik (r.a.) ve Ahmed b. Hanbel (r.a.)’den daha isâbetli görüş ortaya koymaları, İmâm-ı A‘zâm Ebû Hanîfe (r.a.) ve İmâm-ı Şâfiî (r.a.)’den de ileri seviyede fıkıh âlimi yetiştirmeleri gerekmektedir. Hadîslerin tamamını bir araya getiren, fıkhı bilen, Arap diline vâkıf ve ileri seviyede zeki birini gördüğümüzde ona ilk tâbi olan biz oluruz. Ancak hadîs usûlünü bilmeden hadîse yönelmeye, fıkıh ilminden uzaklaşmaya davet eden kimselere de dînimizi satmaz, onları önder olarak kabul etmeyiz. Çünkü biz, Allâh (c. c.)’un hadîs ve ilimlerini bahşettiği bir ümmetiz. Ayrıca hadîs fakihin en temel kaynaklarından biridir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.); “Sözümü işittiği gibi muhafaza edip başkasına nakledenin Allâh (c.c.) yüzünü nurlandırsın, zira kendisine hadîs nakledilen nice kimseler nakleden kişiden daha kavrayışlıdır” buyurmuştur. (Ebû Davûd)
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Mu’az (r.a.)’i Yemen’e gönderirken; “Bir problemle karşılaştığında nasıl çözeceksin?” sorusuna, Mu’az (r.a.); “Allâh (c.c.)’un kitabıyla” demiş, “Onda bulamazsan?” sorusuna; “Resûlü (s.a.v.)’in sünnetiyle”, “Onda da bulamazsan?” sorusuna ise; “kendi re’yimle çözerim, bundan da geri durmam” şeklinde cevap vermiştir.
(Muhaddisler Nazarında İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe, c.1, s.14-15)