Niyetin Amele Üstünlüğü
Niyetin Amele Üstünlüğü başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Hasan-ı Basrî (r.a.) şöyle demiştir: “Niyet amelden daha üstündür!” Yine o demiştir ki: “İnsan bir hayra yöneldiği zaman kalbinden iki nûr yayılır; eğer kulun ilk niyeti Allâhü Teâlâ’nın rızâsı olursa, diğeri ona bir zarar vermez. Yani amele ihlâs ile yönelmişse, daha sonra onu gidermeye çalışan vesvesenin bir zararı olmaz.”
Yusuf b. Esbât (r.âleyh) şöyle demiştir: “Niyeti bozacak şeylerden kalbi temizlemek, ibâdet ehli için uzun süre ibâdet etmekten daha zordur.”
Bir sufinin şöyle dediği nakledildi: “Ebû Ubeyd et- Tüsterî (r.âleyh) ile birlikteydim, Ârefe günü ikindiden sonra arazisini sürüyordu. O sırada Ebdâl (seçkin) veli dostlarından biri yanımıza geldi; ona gizlice bir şey söyledi; Ebû Ubeyd: “Hayır!” dedi. O zat gidince Ebû Ubeyd’e: “Adam sana ne dedi?” diye sordum: “Kendisiyle birlikte hac yapmamı istedi, ben de “olmaz” dedim” dedi. Kendisine: “Hacca gitseydin olmaz mıydı?” diye sordum; şu cevabı verdi: “Hacca niyet etmedim. Ben akşama kadar bu toprağı sürmeye niyet ettim. Onunla birlikte hacca gittiğim takdirde Allâhü Teâlâ’nın öfkesine maruz kalmaktan korktum; çünkü Allâh (c.c.) için yapılması gereken bir amele başka bir ameli karıştırmış olacaktım. Bu durumda benim için niyet ettiğim bu işi yerine getirmek, yetmiş nafîle hacdan daha önemlidir!”
Nafîle ve mubâh olan iki amelden, mubâh olanına niyet etmiş olan kişi için fazîletli olan, niyet ettiği mubâh fiili yerine getirmesidir; çünkü niyet ile hüküm değişir; mubâh olan iş fazîletli hâle gelir, fazîletli olan da ona niyet edilmediği için mubâhın yerini alır. Bu incelikleri ancak ilm-i bâtını hakkıyla bilen âlimler anlayabilir. Bunlar, yapılan amellerde gizli kalan yönlerden biridir.
(Ebû Tâlib El-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb, c.4, s.67)