İslâm’da kadının dövülmesi, Nebî (s.a.v.) tarafından uygulanmış ve teşvik edilmiş bir husus değildir. Ancak Kur’ân ve sünnette bu fiile belli şartlarda izin verilmiştir. Meâlen şöyle buyurulmuştur: “Serkeşliklerinden endişe ettiğiniz kadınlara, va’z-u nasihât edin, sonra yataklarda onlardan uzaklaşın, (yine devam ederlerse) sonra onları dövün. Eğer size itaat ederlerse aleyhlerine yol aramayın… ilh.”(Nisâ s. 34)
Resûlullâh (s.a.v.), Vedâ Haccı’ndaki meşhur hutbesinde bu mevzûda şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allâh (c.c.)’dan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allâh (c.c.)’un emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize, Allâh (c.c.)’un emriyle helâl kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allâh (c.c.), size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir.”
İbn Abbas (r.a.) şöyle der: “Karın sana itaat ederse senin için onu dövmek yoktur.” (Cessas, Ahkâmu’l Kur’ân, c.2, s.237) Yine hadîs-i şerifte; “Lüzumu hâlinde onları hafifçe dövmeye me’zunsunuz (Bu konuda size izin verilmiştir). Hâlbuki onları ancak şerli olanlarınız döver” buyrulmuştur. (İbn Sa’d, Kasım ibn Muhammed’den)
İmâm Buharî, Sahîh’inde: “Kadını dövmenin mekruh (sevilmeyen bir şey) olması” namında bir bab açmış ve şu hadîsi rivâyet etmiştir: “Muhakkâk bu gece birçok kadın, Âl-i Muhammed’i dolaşmıştır. Hepsi de kocalarının kendilerini dövdüğünden şikâyet ediyorlardı. Allâh (c.c.)’a yemin ederim ki bunları, hayırlılarınız olarak bulmayacaksınız.” (Nesâî)
“Resûlullâh (s.a.v.), kat’i olarak hiçbir hanımını ve hizmetçisini dövmemiştir.” (Ebû Dâvud) “Hanımını döven, Allâh (c.c.)’a ve Resûlü’ne âsi olur. Kıyâmette onun hasmı ben olurum.” (Riyadu’n-Nasıhin)
(Hâkk Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, s.265)