Allah (c.c)’un Zikriyle Mecnun Olmak
Allah (c.c)’un Zikriyle Mecnun Olmak başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Abdullah bin Büsr (r.a.)’den; Bir sahâbi “Ya Resûlullâh, İslâm’ın emirleri çoktur. Bana bir yol edinip kendisiyle devamlı meşgul olacağım bir şey söyle” deyince, O (s.a.v.) “Dilin her zaman Allâh (c.c.)’un zikriyle taze ve ıslak bulunsun” buyurdu. (İbn-i Ebi Şeybe)
İslâm’ın emirlerinin çok olmasından maksat, her hükmü yerine getirmek mutlaka gereklidir. Ama bir ibâdette kemâle ermek ve onu devamlı âdet edinmek zordur, işte bundan dolayı o sahâbi “Bana en önemli olan ve sağlam bir şekilde yapabileceğim, her zaman, her yerde gezerken, dolaşırken, otururken, kalkarken yapabileceğim bir şeyi söyleyiniz” demiştir.
Bir hadiste şöyle buyrulmaktadır: “Dört şey vardır ki, kim bunları elde ederse dünya ve ahiretin hayırlarını elde etmiş olur. 1. Zikirle meşgul olan dil, 2. Devamlı şükreden kalp, 3. Meşakkâtlere katlanan beden, 4. Kendi nefsine ve kocasının malına ihânet etmeyen kadın (Kendi nefsine ihânet, herhangi bir çirkin davranışa düşmektir.)”
Bir başka hadiste şöyle buyuruluyor: “Allâh (c.c.)’u sevmenin alâmeti, O (c.c.)’un zikrini sevmektir. Allâh (c.c.)’a buğzetmenin alâmeti de O (c.c.)’un zikrine buğzetmektir.” Ebû Said el Hudri (r.a.)’den, Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki: “Allâh (c.c.)’u o kadar çok zikrediniz ki size mecnun desinler.” (İmâm Ahmed) Başka bir rivâyette; “Münafıklar size riyakâr diyene kadar Allâh (c.c.)’u zikrediniz” buyurulmuştur. (Taberani)
Nitekim Allâhü Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Allâh (c.c.)’u çok zikredin.” (Ahzab s. 41) Yani gece gündüz, karada denizde, seferde hazarda, darlıkta bollukta, hastalıkta sağlıkta, sessizce ve seslice kısaca her halinizde Allâh (c.c.)’u zikredin.
(Zekeriya Kandehlevi, Fezail-i A’mal)