Bizi Dosdoğru Olan Yoluna İlet

Bizi Dosdoğru Olan Yoluna İlet başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.

Kul öyle bir hale gelmelidir ki, şayet Cenâb-ı Hâkk ona çocuğunu keseceksin dese, Hz. İbrahim (a.s.)’ın yaptığı gibi, derhal itaat etmelidir. Kendisini başkasının kesmesini emrettiğinde, Hz. İsmail (a.s.)’ın yaptığı gibi, boyun eğmelidir. Yine kendisine, kendini denize atmasını emrettiğinde Yûnus (a.s)’ın yaptığı gibi, Allâh (c.c.)’un emrine uymalıdır. En üst makamlara erişmesinden sonra, kendisinden daha bilgili kimseye talebe olmasını emrettiğinde, Hz. Mûsâ (a.s.)’ın Hızır (a.s.)’la yaptığı gibi, o emre uymalıdır. Kulun “Bizi, dosdoğru olan yoluna ilet” (Fatiha s. 6) demesinden maksadı, musibetlere sabretme ve belâ geldiğinde de bırakıp kaçmayıp sebât etmek hususunda Peygamberlere uymaktır.

Şüphesiz bu makâm, son derece dehşet verici bir makâmdır. Çünkü yaratıklarının çoğunun bu makâma dirençleri yoktur. Ne var ki, biz yine şöyle diyoruz: “Ey insanlar, korkmayınız, üzülmeyiniz, zira Allâh (c.c.)’un dîni husûsunda hiç bir dar iş yoktur ki, o genişlemesin…” Çünkü bu âyette, kolaylığa ve sühûlete delâlet eden hususlar bulunmaktadır. Zira Cenâb-ı Hâkk, “dövülenlerin, öldürenlerin yoluna ilet…” dememiş de, tam aksine, “Kendilerine nimetler verdiklerinin yoluna (ilet)” demiştir. O halde, bu âyeti okurken, senin niyetin şöyle demek olsun: “Allâh’ım, babamın büyük günâhları işlediğini gördüm. Tıpkı benim işlediğim gibi. Benim günâhlara cüret ettiğim gibi, onun da masiyetlere cüret ettiğini gördüm. Sonra ise ölümü yaklaştığında tevbe ettiğini ve kötülüklerden döndüğünü, bunun peşinden Senin de, onun cehennemden kurtulmasına ve cennete girmesine hükmettiğini gördüm. Buna göre o, kendisini tevbe etmeye muvaffâk kılman ve tevbesini kabul etmiş olman suretiyle, kendilerine nimet vermiş olduğun kimselerden birisidir.

Öyleyse ben de diyorum ki, bu tevbe edenlerin derecesini isteyerek, “bizi bunun gibi dosdoğru yola ilet!” Bu mertebeyi elde edince de peygamberlerin derecelerine uymayı iste. İşte “Bizi, dosdoğru olan yoluna ilet” (Fatiha s. 6) âyetinin tefsiri budur.

(Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Ğayb, c.1, s.355-356)

 

Bir Yorum Bırak