Hanefi Mezhebi’nin Temeli Kur’an ve Sünnettir

Hanefi Mezhebi’nin Temeli Kur’an ve Sünnettir başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.

Büyük âlimler, İmâm-ı Âzam (r.a.) ve arkadaşlarını “re’y ve kıyâs yanlıları” olarak nitelendirseler de bunu onların şânlarına gölge düşürmek amacıyla yapmazlar. Yani “Onlar kendi düşüncelerini Hz. Peygamber (s.a.v.)’in sünnetinin ve Sahâbe (r.a.e.)’in sözlerinin önüne geçirirler” demek istemezler. Eğer böyle deseler iftirâ etmiş olurlar. İmâm-ı Âzam (r.a.) ve talebeleri bu iddiâlardan kesinlikle uzaktır. İmâm-ı Âzam (r.a.)’den çok çeşitli yollardan rivâyet olunmuştur ki, Kur’ân-ı Kerîm’de bulamadığı hükümleri, Sünnet-i Seniyye’de de bulamazsa, Sahâbe (r.a.e.)’in sözlerine başvururdu. Bu durumda eğer Sahâbe (r.a.e.)’in sözlerinde farklılık olursa, içinde âyet ve hadîslere en uygun olan sözü alırdı. Şâyed bir mesele hakkında Sahâbe (r.a.e.)’den rivâyet edilen bir söz bulamazsa Tâbiîn’den birisini taklîd etmeyip, onların yaptığı gibi kendisi ictihâd yapardı. (Çünkü İmâm-ı A‘zam (r.a.)’da Tâbiîndendir.)

Fudayl b. Iyâz (k.s.) şöyle söyler: “İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (r.a.), herhangi bir mes’ele hakkında sahîh hadîs bulursa onunla âmel ederdi. Yine Sahâbe ve Tâbiînden yalnız sahîh bir söz kendisine ulaşınca ona muhâlefet etmezdi. Bunların dışında kıyâsla hükmederdi. Ancak kıyâs yöntemini çok iyi bilirdi.”

İmâm-ı Müzenî (r.âleyh), İmâm-ı Şâfiî (r.âleyh)’den birçok kez şunu işittiğini söyler: “Bütün fakîhler kıyâsta Ebû Hanîfe (r.a.)’in âilesi (çoluk-çocuğu) gibidir.” İmâm-ı Âzam (r.a.) şöyle der: “Bazı insanların hakkımızda “Re’y (kendi görüşü) ile fetvâ verirmiş” dediklerine şaşarım. Bir meselede eser (Kur’ân ve Sünnet) varken ben rey veya kıyâs ile fetvâ verir miyim? Kur’ân, Sünnet ve Ashâb (r.a.e.)’in icmâına karşı hiç kimse rey açıklamaya yetkili olamaz. Ancak Sahâbe arasındaki sözlerde ihtilâf olunca ictihâdla onların içinden kitab ve sünnete en yakın olanı seçer alırız. Ashâb (r.a.e)’ın konuştuğu meseleler üzerinde kıyâsla hükmederiz. Zâten ictihâda yetkili olanların öteden beri durumları da budur.”

(İbn-i Hâcer el-Heytemi (r.âleyh), İmâm Ebû Hanîfe (r.a.), s.139-141)

Bir Yorum Bırak